KÜLTÜREL MERKEZ/ KÜLTÜR

Gazhane

Bir toplumu toplum yapan, kaynaştıran kültür, çok kısa haliyle derinlik, özgürlük, yaratıcılık, değer bilme, değerleri/sanatı/insanı genç kuşaklara tanıtma, farkındalık demek iken bu başlıkların kıymet olarak alınmadığı bizim gibi ülkelerde korku ve sıradanlıklar, bir şeye o adı verme kültür sanılıyor. Kültürün bir ürün olduğunu düşünüyoruz, tarihi bir ürün, fikirleri, değerleri olan bir ürün. Öyle de aynı zamanda ama sadece o değil. Ayrıca kültür ekonomisi değerli bir başlık, aktarırken para kazandıran, toplumu, ülkeyi kazandıran… 

Kültür aynı zamanda seviye olarak boy gösteren de demek. Boy gösteriyor çok ürün, çok etkinlik, ama baktığınızda neredeyse hepsi birbirinin aynı. Bir yabancı dostunuza ülkenizi, şehrinizi hatırlatacak, sevdirecek ürün arıyor, bulamıyorsunuz. Tasarım, malzeme, sunum, fikir olmayan pek çok ürün içinden cebelleşiyor, ya zorla birini seçiyor ya da almadan çıkıyorsunuz. Oysa farklılık kültürün en önemli özelliklerinden ve farklılık, vizyon sahibi. Vizyon sahibi. Şekillendirirken, üretirken, dönüştürürken, birleştirirken fark yaratan bir olgu. Kültürün kendisi zaten sıradışı, özgün, sürprizli. 

Bir göle bir taş attığınızda nasıl etrafında dalgalar yaratır, suyu renklendirir, değiştirir, tatlı bir hava katar, kültür de öyle, incelikli, değişim yaratan bir başlık. Değişim de katmanlı. Her yere kültür merkezi açmak, sürekli yöresel lezzet günleri yapmak, sürekli konser yapmak eğer bunlar hep birbirini tekrarlıyorsa, hiç sürprizi yoksa, altı boşsa, sıradansa onu başlığının böyle olması bir ülke için büyük bir zaman kaybından başka bir şey değil. Ayrıca tek örnek mesela, zaten hepimiz neredeyse bütün yörelerin lezzetini tattığımız çoğulcu bir şehirde yaşıyoruz İstanbul’da. Hem imparatorluklar başkenti deyip aynı cümlelerin sıralandığı İstanbul’da başka ayrıntı, İstanbullular yok mu? Başka şehirler için de bütün bu gerçekler geçerli elbette. Konserlerden söz etmeyeceğim, ben de gidiyorum, müzisyenler canlarımız, ama kültür demek halkına sürekli konser sunmak demek değil ki? Ah en kolayı bu, haklısınız, hem popülist hem basit.